Fikirtepe konusunda görüşlerini açıklayan Kentsel Dönüşüm ve Hukuk Platformu Başkanı Prof. Dr. Gürsel Öngören; “Bakanlık Fikirtepeye el koyduktan sonra gereğini yapıyor. Daha önce de belirttiğim gibi Fikirtepe Projesi artık belediyeler eliyle koordine edilemez, koordinasyonu Bakanlık yapmalı ve imar planlarına müdahale ettiği gibi ruhsatları da Bakanlık vermeliydi. Bu nedenle Bakanlık tarafından yerel büro açılarak, ruhsatların verilmesi etkin bir yaklaşımdır. Belediyeler tarafından Fikirtepe’de imar planları maalesef yoğun bir yapılaşma ile ve gerekli okul, kültür merkezi, cami, yeşil alan, oyun parkı gibi sosyal donatı alanları eksik olarak hazırlanmıştı. Yine ulaşım açısından bölge bu yükü kaldıramayacaktı ve belki beş-on yıl sonra Fikirtepede yeniden kentsel dönüşüm ihtiyacı çıkacaktı. Bu eksikliği fark eden Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Fikirtepeyi Kentsel Dönüşüm Yasası kapsamına alarak, büyük bir hezimeti ve zararı önledi. Tabii ki Fikirtepe de Fikirtepelilerin ve inşaat şirketlerinin; yüksek emsal ve 4.14 veya 3.75 gibi bir imar isteği var, bu yönde Bakanlığa da baskı var, Fikirtepe’de geçmişten gelen bir yapı yoğunluğu da var, ama Sayın Bakanın dediği gibi mümkün olduğu kadar, sosyal donatı alanları yeni imar planlarına konuldu.”
Fikirtepe’nin özel bir Proje olduğunu belirten Gürsel Öngören; Esenler, Gaziosmanpaşa ve Fikirtepe’nin çok bilinen örnekler olması sebebiyle gerektiğinde uygulamaya müdahale edilerek ruhsatlarının Bakanlık aracılığıyla verilmesinin ve imar planlamasının Bakanlık tarafından yapılmasının doğru olduğunu belirtti. Prof. Dr. Gürsel Öngören, riskli alan ilan edilen diğer kentsel dönüşüm uygulamalarında özellikle imar planlamasının ada bazında değil, ilçe bazında yapılmasını; ilgili şehrin imar planlarını da göz önüne alarak hazırlanmasını ve Bakanlığın bu süreçte etkin olması gerektiğini vurguladı.